+90 505 525 05 32

         

Kök hücrelerle kıkırdak tamiri, eklem değiştirme gibi invaziv prosedürlerden kaçınmaya yardımcı olabilir veya yıllar boyunca kireçlenme olan eklemlerde ağrıyı hafifletebilir. Son yıllarda diz dışında   dejeneratif disk hastalığının sırt ağrısı tedavisinde kök hücre kullanımı ile mükemmel sonuçlar görüyoruz  .

Kireçlenmeden gelen diz ağrısı konservatif tedavi genellikle ağrının giderilmesini hedefler ve anti-inflamatuar ilaçlar, fizik tedavi ve opioid ağrı ilaçları ile başlar. Kortikosteroidler ve hiyaluronik asit ile enjeksiyon tedavisi sonrasında Artroskopi ile subkondral kemik delme ve mikrofraktür gibi cerrahi tedaviler kullanılmaktadır.

Ne yazık ki, bu hastaların çoğu ilerlemeye devam etmekte ve sonunda diz eklemi protez ameliyatına gitmektedir. Dizler için kök hücre tedavisi, inflamasyonu azaltma, artrit hasarının ilerlemesini durdurma, eklem kıkırdağını tamir etme ve diz replasman cerrahisini geciktirme veya önleme potansiyeline sahip minimal invaziv bir işlemdir.

Eklem kıkırdağı hasarı, özellikle de diz eklemini etkilediğinde, bu dokunun kendisinin tamir etmesi zayıf  yetenek nedeniyle önemli bir klinik problem olmaya devam etmektedir. Eklem kıkırdağının ana işlevi, eklem yüzeylerinin düzgün bir şekilde kaymasını ve çevredeki kemiğin stresten korunmasını sağlamaktır.Eklem kıkırdağı, dizdeki şoku emer ve vücut ağırlığının 20 katına kadar yükleri taşıyabilir.Osteoartrit, nihayetinde diz eklem kıkırdağının kademeli olarak bozulmasına yol açan kronik bir dejeneratif bozukluktur. Osteoartrit, ayrıca diz ekleminde kırık, tendon hasarı ve bağ yırtıkları gibi bir önceki hasarın da sonucu olabilir.

 

Dejeneratif Diz Kıkırdağı İçin Kök Hücre Türleri

Progenitör hücrelerin, özellikle de mezenkimal kök hücrelerin enjeksiyonunun, eklem kıkırdağı gibi farklılaşmış hücrelerin implantasyonundan dejeneratif kıkırdağı onarmak için daha iyi bir strateji olduğu gösterilmiştir. Erişkin kök hücrelerin kıkırdak, kemik, yağ veya yumuşak dokuya ayırt etmek için güvenilir bir potansiyeli vardır.Ayrıca, iltihap ve dejenerasyon alanlarına ev sahipliği yapma ve bağışıklık sistemi aktive etme yeteneğini de gösterirler.

Erişkin kök hücreler, yağ dokusu ve kemik iliğinden minimal invaziv yöntemlerle çıkarılabilir .

1) Kemik iliği kök hücreleri, farklılaşma için iyi bir potansiyele sahiptir ve konsantre hücreler, kıkırdak oluşum sürecine yardımcı olan çeşitli büyüme faktörlerine sahiptir. Kemik iliğindeki hücre sayıları maalesef yaşlandıkça dramatik olarak azalır ve çoğunlukla yaşlı hastalarda etkisizdir.

2) Yağdan elde edilen kök hücreler, kıkırdağa farklılaşmak için gelişmiş bir yetenek gösterir ve kemik iliğinde görülenden daha yüksek sayılarda bulunur ve yaşlandıkça azalmıyorlar. Yağdan türetilen hücrelerin, kıkırdak defektlerini hedeflemek ve hasta çalışmalarında osteoartriti iyileştirmek için başarıyla kullanıldığı gösterilmiştir. Yağ kaynaklı yetişkin kök hücreler de kıkırdak onarımı için kemik iliği üzerinde daha iyi sonuçlar göstermiştir.

Bu prosedüre, platelet açısından zengin plazma veya konsantre plasental büyüme faktörleri  gibi ek büyüme faktörleri eklenebilir.

 

İnflamasyonu sakinleştirmeye yardımcı olan doğal olarak oluşan büyük bir moleküldür. Aynı zamanda dizde ve kıkırdak hücrelerinde anti-enflamatuar molekülleri arttırır .Sinoviyositler olarak adlandırılan dizdeki sinoviyal sıvıyı üreten hücreleri uyarır .

HA, akut eklem kıkırdağı hasarı olan hastalarda ve özellikle hem erken hem de geç osteoartritte bu faktörlerin dengesini düzenlemeye yardımcı olur.HA eklem yüzeyindeki sürtünme katsayısını azaltır ve iki karşılıklı eklem kıkırdağı yüzeyi arasında düzgün hareketin gerçekleşmesine izin verir.

Bilimsel olarak, 1960’larda bilim adamları, HA’yı büyük miktarlarda horoz ibibiği veya diğer hayvanlardan elde etti.Sonra kimyasal olarak makromoleküller olarak bilinen çok büyük moleküllere formüle edildi ve eklem içine enjekte edildi. Son yıllarda, HA’yı üretmelerini sağlayan hücrelerin genetik manipülasyonu yoluyla rekombinant DNA olarak adlandırılan DNA’nın yapay bir formunu kullanılmaya başlandı.

Hyaluronik Asit avantajları nelerdir?

Eklemlerde, HA semptomları ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur ve fonksiyon ve hareketliliği arttırır, aynı zamanda yaşam kalitesi arttırır. HA daha genç artritli hastalarda daha etkilidir. Bu etki genellikle enjeksiyondan yaklaşık 2 ay sonra doruğa ulaşır ve 6-12 ay sonra etkisi azalır.

En sık kullanılan eklem diz eklemidir. Diğer eklemler; omuz, el eklemleri, kalça eklemi, temporomandibular eklem , omurga, ayak ve ayak bileği eklemleridir.

Kullanılan ürüne göre bir veya daha çok sayıda enjeksiyon gerekli olabilir. Enjeksiyonlar bir, iki hafta arayla yapılır. Hastanın şikâyetlerine göre altı ay ya da bir yıl sonra enjeksiyonlar tekrarlanabilir.

 

Kan kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri, trombositler ve ‘plazma’ adı verilen proteinlerin bir karışımıdır. PRP veya ‘platelet açısından zengin plazma’, ‘otolog’ kandan alınan konsantre bir trombosit çözeltisidir; Kendi kanınızdan elde edilen prp kıkırdak kusurları ve artrit dahil olmak üzere çeşitli kas-iskelet rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılır.

PRP’yi hazırlamak için birçok yol vardır , fakat esasen, kullanılan işleme bağlı olarak 10 ila 30 ml arasında değişen bir hacimde kan alınır.Çoğunlukla hazır alınan kit kullanılır.Santrifüjleme işlemi temel olarak kırmızı kan hücrelerini, beyaz kan hücrelerini ve trombositleri birkaç farklı katmana ayırır.

PRP ,  eklemde kondrositleri besleyerek ve hücre dışı matriks geliştirerek, eklem kıkırdak hücrelerinin (kondrosit) büyümesini destekler.

PRP,hafif ve  orta dereceli artritli hastalarda en çok fayda görür.

PRP Terapi Prosedürü

Kan enjektör yardımı ile alınır. Pıhtılaşmayı önlemek için kanın içine bir çözelti eklenir. Kan, trombositleri kan plazmasındaki diğer bileşenlerden ayıran özel bir cihaza aktarılır. Solüsyon hazırlanırken, doktor enjekte edilen bölgeyi temizleyecektir. Trombosit açısından zengin plazmanın etkinliği bir dizi faktöre bağlıdır. Aynı durumdaki hastaları tedavi ederken bile sonuçların farklı olması mümkündür. Bazı faktörler yaş, tütün kullanımı, belirli ilaçların kullanımı, genetik ve genel fiziksel ve ruhsal sağlığınızdır. İhtiyacınız olacak seans sayısı değişecektir. Bazı kişiler ilk seanstan sonra hiçbir iyileşme belirtisi göstermeyebilir, ancak ikinci ve ardışık seanslardan sonra dramatik gelişmeler fark edebilir. Bilimsel çalışmalar, yaranın, tendonların ve dokuların tam olarak iyileşmesini sağlamak için birkaç seansa gitmeniz gerekebileceğini göstermektedir.Çok yorucu veya fiziksel olarak zor olmayan bir işiniz varsa, ertesi gün herhangi bir sorun yaşamadan işinize geri dönebilirsiniz. Bununla birlikte, spor yapan veya yorucu aktivitelere katılan kişiler, doktor tarafından daha uzun bir süre beklemeleri  tavsiye edebilir.Ağrı kesiciler işlemin etkinliğini etkileyebilir.

PRP tedavisi nerelerde kullanılır?

*Bel ağrısının tedavisinde etkili olabileceğini göstermektedir . Araştırmacılar, PRP’nin cerrahi ve epidural steroidlerin kullanımı gibi geleneksel tedavi seçeneklerine uygun bir alternatif olabileceği sonucuna vardı. Bu durum, insanların iyileşmesi ve normal günlerine gündelik hayatlarına geri dönmelerine izin verir.

*PRP tedavisinin bir başka yararı da, saç dökülmesi ve erkek ve dişi tipi kelliklerin giderilmesine yardımcı olabilecek etkili bir prosedür olmasıdır . non-invazif, non-invazif, henüz pek çok kozmetik prosedür için etkili bir alternatiftir. Sivilce, yara izi ve hatta streç izlerini tedavi edebilir .  Genel anestezi gerektirmeyen güvenli ve etkili bir işlemdir .Trombositler ve büyüme faktörleri hastanın kendi vücudundan çıkarılır, reddedilme veya komplikasyon riski düşüktür.

*PRP sıklıkla cilt gençleştirme için mikro iğneleme ile birlikte kullanılır. Prosedür kolajen üretimini uyarmak için deride mikro yaralanmaları içerir.

*Osteoartrit için uygulanabilir bir tedavi olarak PRP iyi sonuçlar göstermiştir. Diz osteoartritli hastalar için prp uygulaması ile , hareketlilikte artma , ağrıda azalma  ve semptomların giderilmesi  gibi  iyileşme bulguları saptanmıştır.

*PRP tedavisi, tendinit ve sporcuların  dizleri için tedavi seçeneklerinden biridir Yaralanan tendonların ve bağ yırtıklarının işlevini geri kazanmaya yardımcı olabilir. PRP’nin anti-enflamatuar etkisi sayesinde iyileşme sırasında daha az ağrıya sahip olurlar.

Kök hücreler, doğru bir şekilde kullanıldığında, vücudunuzdaki ligamentler, tendonlar ve kıkırdaklardan karaciğer, pankreas ve akciğerler ve hatta beyin, sinirler ve omurilik gibi nörolojik dokular da dahil olmak üzere tüm organları onarabilecek en güçlü araçlardır.

 

Ozon (O3 ) tedavisi; birçok hastalıkta geniş uygulama alanı bulan ve yan etki potansiyelinin düşük olduğu, etkinliğini inceleyen bilimsel çalışmaların sayısının hızla arttığı bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ozon keskin kokusu olan, havadan daha ağır ve renksiz bir gaz olup üç oksijen atomundan meydana gelen bir oksidan ajandır. Medikal ozon ise saf O3 ve saf oksijen karışımından oluşup genellikle 1-100 μg/ml konsantrasyonlarında kullanılır. Bakterisidal fungisidal virostatiktir. Kan dolaşımını arttırır. Antioksidandır. Bağışıklık sistemini aktive eder. Doz, hastanın durumu ve tıbbi endikasyonu dikkate alınarak ayarlanır.

Dolaşım bozukluklarının tedavisinde, antiaging ve geriatride, kanser tedavisinde, enflamatuar hastalıklarda (açık yaralar ve kolit hepatit), yanıkta, göz hastalıklarında, sigara içenlerin psikolojik bağımlılığının azaltılmasında ve yine organik olarak sigaraya bağlı olarak meydana gelmiş çeşitli hasarların iyileştirilmesi amacıyla, nörolojik hastalıklar da (Parkinsonizm, trigeminal nevralji, senil demans- alzheimer hastalığı, baş ağrıları ve migrende), halsizlik ve kronik yorgunluk durumlarında, dejeneratif eklem hastalıklarında, metabolizma hastalıklarında uyarıcı olarak, iç hastalıklarında (tiroid bezi hastalıkları- safra kesesi, pankreas, böbrek, akciğer hastalıkları, kan yağlarının artması- damar sertliği, çarpıntılarda ve kalp enfarktüsünün kronik döneminde), bel fıtığında, artritik/romatizmal durumlarda (Kronik poliartritler), detoksifikasyonda etkilidir. Başlıca lokal ve parenteral olmak üzere birçok şekilde kullanılabilmektedir.

Ozon tedavisinin ortopedi de kullanıldığı yerler

*Lomber bölgede ozon tedavisi  meydana gelen disk herniasyonlarında alternatif bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ozon tedavisi ile nukleus pulpozusun yapısında bulunan mukopolisakkaridler okside olur, herniasyon çevresinde metabolizma artar ve böylece disk hacmi küçülür. Skatrizasyon gelişmesi engellenir. En önemli avantajlarından biri hastane yatışı gerektirmemesi ve işlemin kısa bir sürede yapılabilmesidir.

*Gonartroz vakalarında uygulanmaktadır. Osteoartritte, mekanik stres, inflamatuar ve immün modülatör mediatörlerdeki değişikliklere yanıt olarak kondrositler, artmış reaktif oksijen türleri (ROS) üretmektedirler. ROS, kondrositler üzerinden proinflamatuar sitokinler olan IL-1b, IL-6, TNF-α ve COX-2 gibi sitokinlerin salınmasına neden olmaktadır. O3, ROS üzerinden bu sitokinleri azaltarak sinovyum ve kıkırdak dokunun hasarlanmasını engellediği düşünülmektedir.

Ozon tedavisinin kullanılmadığı durumlar; Kanama pıhtılaşma bozuklukları, hipertiroid, kronik ve tekrarlayıcı pankreatitler, ağrılı kas krambı ve yeni geçirilmiş kalp krizidir.

 

Proliferatif ve irritan (dekstroz, gliserin, fenol v.b) solüsyonların sorunlu bağ ve kiriş dokularına enjekte edilmesi ile oluşan inflamasyona karşı vücut iyileştirici bir savunma mekanizması geliştirir. Proloterapi bu esasa dayanan bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Tendinopati, gonatroz, bel ağrısı, epikondilit gibi kas iskelet sisteminin değişik bölgelerinde kronik ağrıya neden olan sorunlarda irritan sıvıların kişinin gereksinimi ve yaşına göre değişen miktarlarda sorunlu bölgeye enjekte edilmesidir.

Proloterapi kullanım yerleri nelerdir?

*Gonortroz; Dizde eklemi sabitleyen  ligamentlerin fonksiyonel veya anatomik olarak görev yapamamaları sonrası eklemde artroz gelişmektedir. Kireçlenme tedavisinde gevşek olan ligamentin kemiğe yapışma yerlerine verilecek bir uyarı ve irritan solüsyonla, lokal ve kontrol edilebilir bir inflamasyon yaratarak, yarım kalan iyileşme süreci yeniden tetiklenerek kollajen sentezi ve doku iyileşmesi sağlanmaktadır.

*Aşil tendinopati ve plantar fasiit

*Bel ağrısında

*osteoitis pubis

*Lateral epikondilit

*Sternoklavikular eklem dejenerasyonda

Proloterepi nasıl uygulanır?

İç ve dış  yan bağlara ve diz çevre bağlara  1-2 cc %15 dextroz ve %0.2 lidokain enjeksiyon uygulanır.

Seans aralıkları ayda 1-2 kez yapılabilir. İlk seanslarda hastanın en fazla şikayet ettiği semptoma öncelik verilerek, sonrasında  ilk 3 gün boyunca hastaya 2-3 saatte bir 20 dakika sıcak su termoforu uygulanır.İlk 3-5 gün yapılması önerilir. 2. seanstan sonra hastalara diz eklemi izometrik egzersizleri verilir.

Anti-inflamatuar ve  kan sulandırıcı kullanan hastalar ilaçları kesilmesi söylenir. Uygulamadan 24 saat sonra tekrar kan sulandırıcıyı alabileceği söylenir.

 

*Bel ağrısında ; Lomber disk hernileri, faset eklem rahatsızlıklarında medikal tedaviye yanıt vermeyen iyileşme olmayan hastalarda intraartiküler enjeksiyonları içeren invazif girişimler uygulanabilir.Sakroiliak eklem enjeksiyonu özellikle sakroiliak eklemin inflamatuvar ağrılarında, eklem içine uygulanan steroid enjeksiyonu önemli bir tedavi aracıdır.

*Epidural steroid enjeksiyonu , bel ağrısında radiküler semptomları olanlarda cerrahi olmayan bir diğer minimal invazif tedavi şeklidir.

*Omuzda sıkışma sendromunda omuz subacromial boşluğa yapılır.

*Tendinit vakalarında(tenisci ve golfcu dirseği,tetik parmak gibi)

*Topuk dikeni ve plantar fasiit

*Diz ve omuzda sinovit,bursit

Miyofasyal ağrı sendromu (Fibromyalji ), iskelet kasındaki gergin bantların içinde yer alan ve miyofasyal tetik nokta olarak adlandırılan aşırı hassas odaklardan kaynaklanan ağrılar ile karakterizedir . Miyofasiyal ağrı ve işlev bozukluğunun yaygın nedenleri arasında doğrudan ya da dolaylı travma, spinal patoloji, kümülatif ve tekrarlayan fiziksel gerilime maruz kalma, postural bozukluk ve fiziksel sorunlar yer almaktadır. Fiziksel ve duygusal stresin tetik noktalara duyarlılığı artırdığı ve böylece semptomlarda artış gözlendiği belirtilmektedir Tetik noktaların tedavisinde soğuk sprey ve germe, yüzeyel ısı uygulaması, egzersiz, masaj, transkütanöz elektriksel sinir stimülasyonu ve çeşitli farmakolojik ajanlar kullanılırken kronikleşen olgularda sıklıkla tetik nokta enjeksiyonu tercih edilmektedir. Tetik nokta enjeksiyonunda amaç aktif tetik noktaların inaktive edilmesidir. Bu amaçla palpe edilen ve ağrılı yanıt alınan tetik noktaya tek başına lokal anestezik ya da beraberinde steroid enjeksiyonu yapılır